Bu raporda, kayıp mülteci ve göçmen çocuklara ilişkin durum tanımlanmakta, bu durumun tüm ayrıntılarına tam olarak vakıf olmanın zor olduğu vurgulanmaktadır. Yürürlükte olan yasal hükümler incelenip, çocukları daha iyi korumak ve kaybolmalarını önlemek için önerilerde bulunulmaktadır. Üye Devletler, belgesiz çocuk göçmenlerin yetkili devlet mercilerince kayıt altına alınıp kimlik tespiti yapılmasını ve refakatsiz bir çocuk mülteci veya göçmene kabul edilir edilmez bireysel bir vasi tayin edilmes
Yerinden edilmiş insanların ve göçmenlerin ekonomiye katkısını ele alan Dünya Göç Raporu, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından yayınlandı. Rapora göre; çatışma, şiddet, doğal afet ve diğer nedenlerden dolayı yerinden edilmiş kişilerin sayısı tarihin en yüksek seviyesi olan 117 milyona, uluslararası göçmen sayısı 281 milyona ulaştı.Göç, genellikle geçim kaynakları ve yeni fırsat arayışlarıyla bağlantılı olarak, güvenli ve bölgesel odaklı gerçekleşmektedir. Fakat yanlış bilgilendirme v
“Issues Related to Immigration Detention” Başlıklı Ortak Raporumuz Birleşmiş Milletler Oturumunda Ele Alındı.Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, İsviçre merkezli kuruluş Global Detention Project ile birlikte Türkiye’deki Geri Gönderme Merkezleri’nde yaşanan hak ihlalleri ile alakalı “Issues Relatied to Immigration Detention” [Geri Gönderme Merkezleri’ne İlişkin Sorunlar] başlıklı raporunu yayımladı. İstanbul’daki avukat
Cenevre Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, uzun süredir beklenen Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları ihlallerine dair raporu açıkladı. Yüksek Komiser Michelle Bachelet'in görev süresi bitmeden açıklayacağı sözünü verdiği rapor, Bachelet'in son görev gününde İsviçre saatiyle 23.48'de yayımlandı. 48 sayfalık raporda Sincan'da yaşayan 23 Uygur, 16 Kazak ve
2013 yılında kurulan derneğimizin ilk hedefi toplumu mülteci hakları hususunda bilgilendirmek oldu. Yabancılara yönelik yeterli düzenlemelerin olmadığı kuruluş dönemimizden bugüne, mültecilere yönelik hak temelli çalışmalarda bulunuldu. Türkiye’de bulunan mültecilere hukuki destek veren derneğimiz sadece bu yıl 5000’den fazla başvuru aldı.Dernek olarak; başta iltica hakkı olmak üzere özellikle Türkiye’ye sığınan
2013 yılında kurulan derneğimizin ilk hedefi toplumu mülteci hakları hususunda bilgilendirmek oldu. Yabancılara yönelik yeterli düzenlemelerin olmadığı kuruluş dönemimizden bugüne, mültecilere yönelik hak temelli çalışmalarda bulunuldu. Türkiye’de bulunan mültecilere hukuki destek veren derneğimiz sadece bu yıl 5000’den fazla başvuru aldı.Dernek olarak; başta iltica hakkı olmak üzere özellikle Türkiye’ye sığınan mültecilerin ölüme yahut işkenceye gönderilmesinin önüne set çekmek için başka alanl
2013 yılında kurulan derneğimizin ilk hedefi toplumu mülteci hakları hususunda bilgilendirmek oldu. Yabancılara yönelik yeterli düzenlemelerin olmadığı kuruluş dönemimizden bugüne, mültecilere yönelik hak temelli çalışmalarda bulunuldu. Türkiye’de bulunan mültecilere hukuki destek veren derneğimiz sadece bu yıl 3500’den fazla başvuru aldı.Dernek olarak; başta iltica hakkı olmak üzere özellikle Türkiye’ye sığınan
Bu yıl derneğimizin kuruluşunun 5. yılı ve derneğimiz 2013 yılında kurulduğu zaman Türkiye’de henüz göç idaresikurulmamış, yasal mevzuat, kanunlar yürürlüğe girmemiş, mülteci haklarının temini noktasında, hem altyapıanlamında hem kurumsal anlamda hem mevzuat anlamında birçok eksikliklerle beraber yetişmiş, insan sayısınında oldukça zor olduğu dönemleri yaşadık. Türkiye’nin kazanımları aynı zamanda derneğimizin de kazan
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, İNSAMER ve İHH’nın ortak çalışmasıyla hazırlanan “Suriye Yaşanabilirlik Raporu” yaklaşık 11 yıldır devam eden iç savaşın insani açıdan ulaştığı boyutu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Son aylarda Suriye’den gelen çatışma ya da bombalama haberlerinin azalması, ülkede durumun istikrara kavuştuğu gibi yanlış bir algı oluşmasına neden olmuştur. Oysa yıllardır süren çatışma ve gerilim
1963 yılında Baas Partisi’nin gerçekleştirdiği askerî darbenin ardından olağanüstü hal ile yönetilmeye başlayan Suriye’de 1970’ten bu yana Esed ailesi iktidarı hüküm sürmektedir. Darbenin ardından ülkenin tek söz sahibi olan Hafız Esed’e karşı Suriye İhvan-ı Müslimin hareketinin başlattığı özgürlük mücadelesi, dönemin en büyük muhalif hareketi haline gelmiştir. Hafız Esed’in darbe ile iktidara gelmesinden sonra Nusayriler, Suriye yönetiminde güçlü bir konum elde etmiştir. Halkın tepkisini çeken