Uluslarası Mülteci Hakları Derneği, Hukukçular Derneği, Genç İHH Üniversite, İNSAMER ve MÜLDEF’in katkılarıyla gerçekleştirilen İnsan Hakları Okulu’nun 3.hafta eğitimi tamamlandı.
İnsan Hakları Okulu’nun bu haftaki konukları İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi hocalarından Prof. Dr. Adem Sözüer ve Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Vahap Çoşkun oldu.
Moderatörlüğünü UMHD Başkanı Abdullah Resul Demir’in yaptığı ve online gerçekleştirilen programda, Prof. Dr. Adem Sözüer Adil İnsan Hakları Perspektifinden Türk Ceza Hukuku Reformu başlıklı konuyu ele alırken Dr. Vahap Çoşkun ise İnsan Hakları ve Devlet İlişkisine üzerine katılımcılara bilgi verdi.
Prof. Dr. Adem Sözüer İnsan Hakları konusunda dünya tarihi içerisinde yaşanan hak ihlallerine örnek vererek Türkiye’de özelikle darbe dönemlerinde yaşanan ihlallere ve bunların günümüze nasıl yansıdığına dair açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sözüer bir ülkenin demokratik olup olmadığının en büyük belirtisinin ceza hukukunun kötüye kullanılıp kullanılmadığına bakarak olduğunu kaydederek darbe dönemlerindeki uygulamaları örnek gösterdi. 2004 yılında yeni anayasa çalışmalarında bulunduğunu aktaran Prof. Sözüer yapılan reformların varolmasının yeterli olmadığını aynı zamanda İnsan Hakları Perspektifinde reformların uygulamada yeterli seviyede olması gerektiğinin altını çizdi.
İnsan Hakları Okulu’nun 3.haftasında yer alan diğer bir isim ise Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Vahap Çoşkun oldu. Dr. Vahap Çoşkun İnsan Hakları ve Devlet başlıklı konuyu ele aldı. Dr. Çoskun konuşmasında; İnsan Hakları ihlallerinin sürekli yaşanacağı ama bu ihlaller karşısında geliştirilen mücadelenin ise insan haklarının gelişmesini sağlayacağını ifade etti. Çoşkun konuşmasında şunlara yer verdi:
“İnsan Haklarını ihlal eden dört gruptan bahsedilebilir. Bunlar; insanlar, organize suç örgütleri, terör örgütleri ve devletler tarafından ihlal edilebilir. Bu ihlallere karşı tedbirli olamak gerekirken en fazla insan haklarını ihlal eden devletlerdir ki bunun nedeni de elllerinde bulundurdukları güçtür. Yasaları ve diğer dinamikleri istedikleri gibi biçimlendirmeleri söz konusudur. İnsanlık tarihine bakıldığında en büyük ihlallerin bu şekilde olduğunu görürüz. İnsan hakları genel olarak temelde devlete karşı ileri sürülürler. Burada devletten dört şekilde davranması istenir. Bunlar; devletin insan haklarını tanıması, devletin insan haklarına karışmaması, insan haklarını koruması ve bazı hakların gerçek yaşama aktarılması için bunları tedarik etmesi. Burada bazı hakların yerine getirilebilmesi için devletin müdahil olması gerekiyor. “
Webinar şeklinde gerçekleştirilen program katılımcıların konuşmacılara sordukları sorularla sona erdi.