Uluslararası Mülteci Hakları Derneği ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) İdeal Hukuk Kulübü tarafından “Göç Yolunda Kaybolan Çocukluk Paneli” düzenlendi.
Mülteci Hakları Derneği Başkanı Abdullah Resul Demir, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi Doktora Salonunda, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla düzenlenen panelde, 1989’da kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ile çocuk haklarının yasalarca tanındığını fakat dünyanın birçok bölgesinde hala milyonlarca çocuğun bu haklarından habersiz yaşadığını söyledi.
Sözleşmenin üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen çocuk hakları ihlallerinin halen devam ettiğini belirten Demir, “197 ülkenin taraf olduğu bir sözleşme ancak bu kadar ülkeye rağmen halihazırda hak ihlallerini başta taraf olan bu ülkeler, devletler ihlal etmeye devam etmekte.” dedi.
Demir, sözleşmeye imza atan ülkelerin sözleşmede yer alan hakları işlerine geldiği gibi algıladığını ve uyguladığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bu ihlallerin somut örneğini dünya üzerinde görüyoruz. Sözleşmenin, sadece kendi çocuklarının haklarını koruma üzerine kurulmuş bir sözleşme olduğuna dair birçok örneğe defalarca tanık olduk. Dünyada meydana gelen savaşların sebepleri kendileri olmasına rağmen bunun sebeplerini konuşmazlar, savaşın mağduru olan çocukları koruma altına almazlar.
Dernek olarak, bir çocuğun başını okşadığınız zaman gözlerinin içindeki tatlı gülücüğü gördüğünüzde, ‘Bu her şeye değer’ dediğimiz bir husus. Mülteci çocuklar sevgiye, eğitime muhtaçlar. Bunların sorununu çözmek zorundayız. Bu çocukların terör örgütlerinin ulaşabileceği, ileride Suriye’nin yeniden kuruluşunda sorunlu çocuklar olabileceğini göz önüne alarak çözümler üretmek zorundayız.”
“7 milyonun üzerinde çocuk ya tutsak ya gözaltında ya da kamplarda”
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Naciye Günseli Öztekin Gelgel ise dünyanın en büyük sorunlarından birinin çocuk askerler olduğunu söyledi.
Kayıp mülteci çocuklara sahip çıkılmaması durumunda çocuk asker sayısının artabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Gelgel, şöyle devam etti:
“Çocuk hakları, mülteci çocuk hakları ve bunlara yönelik ihlaller son derece ince ve hassas bir konu. Eğer bu çocukların ellerinden tutulmazsa maalesef onları çocuk askerler olarak görebilirsiniz. Çocuk asker derken terör örgütlerinin elinde düşen çocuklardan bahsediyorum. Eğer bu çocukların ellerinden tutmazsak, istismara, haksızlığa uğramalarına neden oluruz. Bugün Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre 7 milyonun üzerinde çocuk ya tutsak ya gözaltında ya da toplama kamplarında.”
“BM çocuk hakları konusunda ihmalkar davranıyor”
İÜ Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Çocuk Hukuku Öğretim Görevlisi Dr. Memduh Cemal Şirin ise Çocuk Hakları Sözleşmesine rağmen mülteci çocukların yaşadığı hak ihlallerine değindi.
Dünyada yaklaşık 25,9 milyon mülteci olduğunun tahmin edildiğini belirten Şirin, bu rakamların yarısından fazlasının çocuklardan oluştuğunu kaydetti.
Göç yollarında refakatsiz çocukların kayıt altına alınmasında yetersizlik yaşandığına dikkati çeken Şirin, “Avrupa Birliği üyesi ülkelere 2017’de 31 bin 400, 2018’de 20 bin çocuk başvuruda bulunmuş. Dünya genelinde 7 milyon 100 bin okul çağındaki mülteci çocuktan ancak 3 milyon 700 bininin eğitim alabildiği tahmin ediliyor. Sözleşmenin imzalanmasının 30. yılı olmasına rağmen bu konuda somut hiç bir çalışma yapılmamıştır.” diye konuştu.
Sözleşmeye göre, taraf ülkelerin özellikle çocuk ihlalleri konusunda duyarlı olması gerektiğine vurgu yapan Şirin, şunları kaydetti:
“BM gibi güçlü imkanlara sahip bir yapının konu çocuk hakları olunca ihmalkar davrandığını çok net görebiliyoruz. Uluslararası mevzuatlarda mültecilere tanımış haklar var ve bunların hukuki bağlayıcılığı da var. Buna rağmen sözleşmeye taraf olan ülkelerin ihmalleri, maalesef mülteci çocuklarına yönelik ihlallerin de işlenmesine neden oluyor.”
Av. Uğur Yıldırım’ın konuşmasından sonra soru cevap kısmıyla program son buldu.