İstanbul / TÜRKİYE
Türkçe TÜRKÇE

Gidemeyen Ve Kalamayan Türkmenistanlılar İçin Çözüm Çağrısı

Anasayfa

Haberler

Gidemeyen Ve Kalamayan Türkmenistanlılar İçin Çözüm Çağrısı

Gidemeyen Ve Kalamayan Türkmenistanlılar İçin Çözüm Çağrısı

Bugün 20 Haziran 2022 Dünya Mülteciler Günü. Devletlerin politikaları ya da aralarındaki çatışma ve savaşlar sebebiyle yeryüzünün dört bir yanında yaşanan insani dramlar ve mülteci krizleri zamanla daha da derinleşmektedir. Kimi devletlerin sistematik insan hakları ihlali üreten kötü yönetimleri kendi vatandaşlarını sınırlarının dışına iterken kimi savaş ve krizler de tekrar dönülemez hale getirmektedir.

Türkmenistanlıların yaşadığı kriz ise belki de son zamanlarda ve özellikle pandemi döneminde mülteci ve göçmenlerin yaşadığı en dramatik insani kriz olma özelliğini taşımaktadır.

Türkmenbaşı olarak anılan Saparmurat Niyazov’ın ölümünden sonra Şubat 2007’de devlet başkanı olan Gurbanguli Berdimuhammedov 2012 ve 2017’de başkanlığa devam etmiş ve 12 Mart 2022 tarihinde erken başkanlık seçimi yapılarak oğlu Serdar Berdımuhamedov göreve başlamıştır. Genç bir devlet olan Türkmenistan, sahip olduğu zengin doğalgaz rezervlerine dayalı ekonomisi ile son yıllarda istikrarlı ve yüksek bir büyüme trendi yakalamıştır. Buna karşın, ülkedeki insan hakları ve özgürlüklere dair olan sorunlar, farklı düşünen siyasi ve sosyal kişi ve grupların yasaklanması ve baskılar, gelir dağılımındaki uçurum eşitsizliği, yoksulluk ve işsizlik Türkmenlerin ülkelerini terk etmelerine sebep olmuştur. Türkiye’de bu şekilde çok yoğun Türkmenistanlı göçmen ve sığınmacının geldiği ülke olmuştur.

Türkmenistan 30 yıldır dünyanın en baskıcı ve en kapalı ülkelerinden bir olarak tarif edilmektedir. Başkan Niyazov'un yönetimi sırasında kök salmış̧ sistematik insan hakları ihlalleri, Berdimuhammedov'un yönetim yıllarında da devam etmiştir ve halen de devam etmektedir. Türkmenistan, çeşitli uluslararası gözlemcilere fiilen kapalıdır, aynı zamanda insan haklarına uyulmasını izleyen gözlemciler de sert ve otoriter bir rejim ile karşılaşmaktadır. Medya sıkı devlet kontrolü̈ altında çalışmaktadır. Yaşam standardı düşmeye devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Zorla veya Gönülsüz Kaybetmeler Çalışma Grubu vb resmi ve sivil gözlem heyetlerinin ziyaret talepleri kabul edilmemektedir.

Sesini yükseltmeye çalışan Türkmenistanlılar tacize, fiziksel saldırılara ve keyfi hapis cezasına maruz kalmaktadır. Yargısız infazlar da dahil olmak üzere yasadışı veya keyfi infazlar, polis ve hapishane yetkilileri tarafından işkence ve kötü muamele, ağır ve hayatı tehdit eden cezaevi koşulları, keyfi gözaltı, siyasilerin tutuklanması ve mahkum edilmesi, başka bir ülkedeki bireylere karşı siyasi güdümlü misillemeler, adil yargılanma ve yargı bağımsızlığıyla ilgili ciddi sorunlar, özel hayata keyfi veya yasa dışı müdahale, gazetecilere karşı şiddet tehditleri ve haksız yere tutuklama veya kovuşturma tehditleri de dahil olmak üzere ifade özgürlüğü ve medya üzerinde ciddi kısıtlamalar, sansür ve site engelleme dahil internet özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar, sivil toplum kuruluşlarının örgütlenmesine yönelik ihlaller, barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne müdahale, özellikle din özgürlüğüne yönelik ihlaller, seyahat özgürlüğüne yönelik ihlaller, seçme ve seçilme hakkına yönelik ihlaller raporlanmaktadır. Kendilerinden hiçbir haber alınamayan kişilerin her yıl listeleri yayınlanmaktadır. Türkmenistanlı aktivistler, blog yazarları ve sivil toplum kuruluşları Türkmenistandan ‘dan uzakta sürgünde yaşamakta, Türkmenistan’da olanlar da zulüm görmektedir.

Türkmenistanlı siyasi muhalifler Türkmenistan içinde siyaset yapmalarına imkan olmadığı, hayati risk taşıdıkları gerekçeleri ile Türkmenistan dışında seslerini yükseltmeye çalışmaktadırlar. Bu şekilde aktif olan siyasi muhalifler ise bulundukları ülkelerde haklarında baskı ve tehdit oluşturulmaya çalışıldığını, takip edildiklerini ve uydurma adi suçlarla Türkmenistan’a iade edilmeleri için yollar kullanılmaya çalışıldığını belirtmektedirler. Özellikle Türkmenistan dışında ve Türkiye’de de bulunan aktivistler, siyasiler kendilerine Türkmenistan’dan yönelen tehditlerin öldürme, kaçırma, zorla geri gönderme, şiddet ve iftira şeklinde olduğunu belirtmektedirler. Hatta en basit taleplerinin ve aktivitelerinin dahi engelletilmeye çalışıldığını beyan etmişlerdir.

Pandemi dönemi başladığında Mart 2020’de Türkmenistan bir karar alarak tüm sınır kapılarını kapatmış ve uçuş vb tüm yollarla Türkmenistan’a uzun süreli giriş-çıkışı yasaklamıştır. Bunun üzerine Türkiye’de yaşayan Türkmenler ülkelerine dönememiş ve Türkiye’de bulunan Türkmenistan elçilik ve konsolosluğu ise pasaport sürelerine ve diğer belgelerine daire işlemleri yapmayı reddetmiştir. Bu durum Türkiye’de bulunanların yasal durumlarını problemli hale getirmiş onbinlerce mağdur oluşmuştur. Yeni doğan çocukların kaydı, evlilik vb hayatın olağan akışında gerekli olan evrak işlemleri, pasaport işlemleri yapılmamıştır. Hayatını kaybedenlerin kendi ülkelerinde defnedilmelerine müsaade edilmemiştir. Oluşan bu korkunç insani krize çözüm üretilmesi için dilekçeler kabul edilmemiş, bu durumu eleştiren ve itiraz eden, işlemlerinin yapılması için basın açıklaması yapmak isteyip çağrı yapanlar ise “suçlu” ilan edilmiştir.

Türkmenistan'dan 10 yılda 2 milyona yakın kişinin ayrıldığı belirtilmektedir. En çok gidilen ülke ise Türkiye’dir. Yurtdışında eğitim görmek veya çalışmak için gitmiş olan kişiler, konsoloslukların bu işlemleri yapmaması sebebiyle pasaport bilgilerini güncelleyememişlerdir. Bu nedenle, kendileri ve çocukları tıbbi yardım, çalışma, eğitim, seyahat ve diğer sosyal haklarından yoksun bırakılmışlardır. Yasadığı ülkelerin kanunlarını ihlal etme durumuna düşürülmüşlerdir. Halen de en erken verilen onay randevu tarihi Aralık 2024 gösterilmekle bu insani krizin çok uzun süre devam edeceği endişesi Türkmenistanlılar için çok büyük bir drama dönüşmüştür.

Türkiye ve Türkmenistan ilişkilerinde siyasi ve diplomatik tüm kanallar kullanılarak bu sorunların çözümü sağlanmalıdır. Her iki toplumun siyasi, sosyal ve kültürel kaynağı olan adalet, hakka riayet ve özgürlük değerlerine dayalı bir çözüm mümkündür. Türkmenistan’daki hak ihlallerinin son bulması için gerekli adımlar atılarak ifade, düşünce ve din özgürlüğünün ikamesi, adalete erişimin garanti altına alınması, Türkiye’de bulunan Türkmenistanlıların en doğal hakları olan pasaport işlemlerinin güven içerisinde ve sağlıklı bir şekilde yapılması, parçalanmış ailelerin uygun olan tarafta birleştirilmesi sağlanmalıdır. Türkmenistan yönetiminden kaynaklı evrak ve prosedür sorunları giderilinceye kadar Türkiye’deki Türkmenlerin işlemlerine insani ve istisnai perspektifle muamele edilmesi ve geçici çözüm üretilmesi çağrımızdır. Öte yandan özellikle fikirlerini ve eleştirilerini ifade ettiği gerekçesiyle uydurma suçlamalar gösterilerek veya farklı gerekçelerle listelenerek iadesi istenen Türkmenistanlılar Türkmenistan’a iade edilmemelidir.

Her insanın vatanında özgürce ve onurlu yaşama ve kendi toprağında defnedilme hakkı birbirimize sorumluluğumuzdur.

Türkmenistan’ın kendi siyasi iradesiyle insan haklarının iyileşmesi ve insani krizin son bulması için gereğini yapması çağrısında bulunuyoruz. Dünya genelinde, son yıllarda endişe verici bir şekilde yükselen ırkçı ve nefret içerikli baskıcı politikaların son bulması, adalet ve özgürlüğün hakim olması dileğiyle.